Faturanın Niteliği ve İspat Gücü
1-Faturanın Tanımı ve Niteliği
Bir ticari işletmenin faaliyet alanındaki mal alımı, mal satımı, üretim, bir hizmetin görülmesi gibi temel işlemlerini takip etmeyi sağlayan, satılan malın veya sunulan hizmetin cinsini,miktarını, değer ve fiyatını, varsa ilave masrafları gösteren ayrıntılı hesap raporu ve yazılı beyana "fatura" adı verilmektedir.
Ticaret hayatında çok kullanılan bir belge olan faturanın tespit ve ispat fonksiyonu iki yönlü olarak düşünülebilir. Fatura bir yandan vergi mükeleflerinin gelir-gider kayıtları ile vergi matrahlarının belgelendirilmesi ve ispatında işlev görürken diğer yandan da fatura düzenlemenin sebebini oluşturan akdi ilişkiye ilişkin bir karine teşkil eder.
2- Fatura Ne Zaman Düzenlenir?
Faturanın düzenleme zamanına ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu'nun "Faturanın Nizamı" başlığını taşıyan 231. maddesinin 5. bendinde “ Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenlenir.” denmektedir. Ancak 211 Sıra no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'ne göre; malın tesliminden itibaren verilen 7 günlük fatura düzeleme süresine dair imkandan vazgeçerek bu yükümlülüğü derhal yerine getirmek isteyen mükellefler, fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı düzenlemeksizin bu tebliğdeki esaslara uyarak "irsaliyeli fatura" düzenleyebileceklerdir.
3- Kapalı Fatura - Açık Fatura
Her ne kadar ticari teamülde faturalar bakımından böyle bir ayrım öngörülmüşse de gerek Türk Ticaret Kanunu'nda, gerekse Vergi Usul Kanunu'nda faturalar bakımından böyle bir farklılık bulunmamaktadır. Bu kavramlar Ankara Ticaret Odası tarafından alınan bir teamül kararı ile ticari örf ve adet hukukundan doğmuş olup "faturanın üst kısmına işletme kaşesi veya ticaret unvanının yazılması ve imzalanması halinde açık fatura; aynı işlemin fatura altına yapılması halinde ise kapalı fatura sözkonusu olur". Kapalı fatura düzenlenmesi halinde faturada bedeli alınmıştır kaydı bulunmasa dahi düzenlenen fatura bedelin müşteri tarafından ödendiğine karinedir.
3- Faturanın İspat Kuvveti
TTK 21/2 hükmüne göre "Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır."
Fatura, tanzim eden kişi bakımından ise aleyhine yazılı delil teşkil eder. Faturanın, kişinin kendisinden sadır olmamakla birlikte aleyhine (adına fatura tanzim edilen kişi aleyhine) delil teşkil edebilmesi için TTK 21. maddesindeki karine öngörülmüştür. Yani bir faturaya 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemişse artık faturanın doğru olmadığını aleyhine fatura düzenlenen kişi ispat etmelidir.
Faturanın ispat gücünün ana hatları ve kriterleri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarihli, 2001/1 E., 2003/1 K. Sayılı kararında belirleyici olarak açıklanmıştır.
“..... Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlemesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteli ğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir. Bunun doğal sonucu olarak da; esnafın gönderdiği faturaya itiraz olunmaması fatura içeriğini kabul etme sonucunu doğurmaz.
TTK ile, faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Ne var ki, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir.
Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karine- den kaynaklanmaktadır. buna göre; fatura düzenleyen tacirin alınan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, fa- turanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. fatura sözleşmesinin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
...
Fatura düzenleyen tacirin TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. TTK’nın 23/2. maddesi gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
Yukarıdaki karadan anlaşılacağı üzere; Fatura sözleşmenin ifa safhası ile ilgili olup mutlaka temelinde bir akdi ilişkiye, bir sözleşmeye dayanmalıdır. (Bu sözleşme yazılı veyahut sözlü olabilir) Sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı değildir. Bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını kanıtlaması gerekir.
Faturaya dayanan bir alacağın takip ve tahsil edilmesi uzmandan destek alınarak hatasız olarak gerçekleştirilebilecek teknik bir konudur.
Av. Mazhar Gökay Altan - SMMM Tülay Altan